Pazartesi, Mart 27, 2006

Dünya Tiyatro Günü


1961 yılından beri, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü olarak kabul ediliyor.
En büyük tiyatro sahnesi olan dünyamızda üstlendiğimiz tüm rollerde başarılı olmak dileğiyle...

Pazar, Mart 26, 2006

Şarkı Söylemek

Hiç sahnede olmadım şimdiye kadar !
Hiçbir oyunda başrolü üstlenmedim, kimse de bana "bu rol tam sana göre" demedi. Kimi zaman perde arkasında, elimden geldiğince destekledim; kimi zaman sadece izlemekle yetindim, takdir ettim, alkışladım. Ama alkışladıklarımın değerini her zaman bildim. Gösterilen emeğe, sabıra ve çalışmaya saygı duydum. Bu yaşıma geldim, artık birşeyler değişsin istiyorum.

"Artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum..."

Cuma, Mart 24, 2006

...

Elimde kara kalem, kulağımda Chopin minörleri...
Yorgunum. Beynim, bedenim, ruhum, ben, ... hepimiz çok yorgunuz.

Ama yalnız değiliz. Yanılmış olabiliriz, ama yalnız değiliz.

Bir cadı şapkası, kırmızı bir elma ve bir kilim kalabalığında uçuyoruz,
atlıkarıncanın daha hızlı döndüğü zamanlara doğru.

Cebimde pembe hayaller, gözlerimde gizli yaşlar...
Oyalanıyorum. Ben, sen, o, biz, ... hepimiz oyalanıyoruz.
Ama umutsuz değiliz. Unutmuş olabiliriz, ama umutsuz değiliz.
Nafile uçuşlar sonunda, tek yönlü çıkmaz bir sokakta ilerliyoruz.
Sonsuzluğun sonuna doğru.

Cumartesi, Mart 18, 2006

Bugün ilk cemre düştü, kalbimin tam ortasına!

Salı, Mart 14, 2006

Başarı

20 küsürlü yaşlardan 30 küsürlü yaşlara geçmenin eşiğinde; geriye dönüp bakmalar, değerlendirmeler, iç çekişler, bazen de 'keşke' ler çoğalıyor ister istemez. Çocukluk hayallerimizi ise gülümseyerek geçmişe teslim etmekten başka çaremiz kalmıyor. Hayallerin bu devir teslim töreni sırasında 'Hayal işte!' diyorum kendi kendime. Biraz küçümseme, biraz avuntu. Küçümsüyorum, çünkü artık Wimbledon'da çocukluğumun Navratilova'sıyla oynayabilme gibi bir lüksüm yok. Hayallerim paramparça. Bir hayal, iki hayal, ... Ne çok hayal kurmuşum, ileride tuzla buz olacağını bilemeden. Birdenbire çocukluk hayallerimin yerini alan, taze hayallerim aklıma geliyor, endişeleniyorum. Onlar da hedefine ulaşamayan ok misali zamana yenilmeye razı mı olacaklar? Kendime soruyorum? Ne kadar başarılıyım? Daha doğrusu başarı nedir? İşte beni gülümseten bir tarif:

BAŞARI ;

Sık sık gülmek ve çok sevmektir;
Akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır;
Dürüst eleştirmenlerin onayını almak;
Sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır;

Güzeli sevmektir;
Herkesteki en iyiyi bulmaktır;
Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir;
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh,
İster bir parça yeşil bahçe,
ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak
dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır;

Gönlünce eğlenmek ve gülmek;
Kendinden geçerek şarkı söylemektir;

Tek bir kişi bile olsa,
birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir.


İşte bu başarılı olmaktır.

Tarif genellikle Ralph Waldo Emerson'a atfediliyor.

Cuma, Mart 10, 2006

Bir Dilek Tut !

Daha dün gibi anımsıyorum. Geçen sene bugündü, takvimler yine mart ayının 10'unu gösteriyordu. New York sokaklarında bir avuç dostla birlikte çocuklar gibi şendik o gün. Phantom of the Opera'nın muhteşem müzikleri hala kulaklarımızda çınlıyordu ve biz senin doğum gününü kutluyorduk.

Zaman su gibi, aradan kocaman bir sene geçti. Şöyle bir hesapladım da bu beraber kutlayacağımız 6. doğum günün olacak. "En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız" demiş şair. Biraz dilek, biraz da umut! Yaşamadığımız bu güzel günleri beraber yaşamayı diliyorum... umuyorum... Seni Seviyorum...

İyi ki doğdun!

Perşembe, Mart 09, 2006

Özgecan'dan, Dünya kadınlar günü için...

KADIN
Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
yeşil bir harman yerinde
dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.

boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran

Kimi der ki çocuk doğuran
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek,
ne ayal, ne vebal

O benim kollarım bacaklarım başım
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
hayat arkadaşımdır.
Nazım Hikmet

Cumartesi, Mart 04, 2006

Mazeretim var asabiyim ben !


Bugün çevremdeki en yüksek dağın tepesine çıkıp, avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Sadece bir kere de değil, sesim kısılana kadar ...

Ve inanmayacaksınız ama bağırıyorum.
Duymuyor musunuz?
Duyamazsınız...
Çığlıklarım boğazımda düğüm düğüm ...
Yutkunamıyorum.

Bazen diyorum şöyle çekip gitsem,
Kendimden olabildiğince uzaklara...